KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَاتَّبَعُوا vettebeǔ ve uydular ت ب ع
مَا şeye  
تَتْلُو tetlū uyduduğu ت ل و
الشَّيَاطِينُ ş-şeyāTīnu şeytanların ش ط ن
عَلَىٰ ǎlā hakkında  
مُلْكِ mulki mülkü م ل ك
سُلَيْمَانَ suleymāne Süleyman’ın  
وَمَا ve mā  
كَفَرَ kefera küfre girmedi ك ف ر
سُلَيْمَانُ suleymānu Süleyman  
وَلَٰكِنَّ velākinne fakat  
الشَّيَاطِينَ ş-şeyāTīne şeytanlar ش ط ن
كَفَرُوا keferū küfre girdiler ك ف ر
يُعَلِّمُونَ yuǎllimūne öğreterek ع ل م
النَّاسَ n-nāse insanlara ن و س
السِّحْرَ s-siHra sihri س ح ر
وَمَا ve mā ve şeyi  
أُنْزِلَ unzile indirilen ن ز ل
عَلَى ǎlā  
الْمَلَكَيْنِ l-melekeyni iki meleğe م ل ك
بِبَابِلَ bibābile Babil’de  
هَارُوتَ hārūte Harut  
وَمَارُوتَ ve mārūte ve Marut isimli  
وَمَا ve mā  
يُعَلِّمَانِ yuǎllimāni onlar öğretmezlerdi ع ل م
مِنْ min  
أَحَدٍ eHadin hiç kimseye ا ح د
حَتَّىٰ Hattā  
يَقُولَا yeḳūlā demedikçe ق و ل
إِنَّمَا innemā şüphesiz  
نَحْنُ neHnu biz  
فِتْنَةٌ fitnetun fitneyiz ف ت ن
فَلَا felā  
تَكْفُرْ tekfur sakın küfre girmeyin ك ف ر
فَيَتَعَلَّمُونَ feyeteǎllemūne fakat öğreniyorlardı ع ل م
مِنْهُمَا minhumā bunlardan  
مَا şeyi  
يُفَرِّقُونَ yuferriḳūne ayıran ف ر ق
بِهِ bihi onunla  
بَيْنَ beyne arasını ب ي ن
الْمَرْءِ l-meri eşi م ر ا
وَزَوْجِهِ ve zevcihi ve karısının ز و ج
وَمَا ve mā ve değildir  
هُمْ hum ama onlar  
بِضَارِّينَ biDārrīne zarar veriyor ض ر ر
بِهِ bihi onunla  
مِنْ min  
أَحَدٍ eHadin hiç kimseye ا ح د
إِلَّا illā başka  
بِإِذْنِ biiƶni izninden ا ذ ن
اللَّهِ llahi Allah’ın  
وَيَتَعَلَّمُونَ ve yeteǎllemūne onlar öğreniyorlardı ع ل م
مَا şeyi  
يَضُرُّهُمْ yeDurruhum zarar veren ض ر ر
وَلَا ve lā değil  
يَنْفَعُهُمْ yenfeǔhum yarar vereni ن ف ع
وَلَقَدْ veleḳad andolsun  
عَلِمُوا ǎlimū gayet iyi biliyorlardı ki ع ل م
لَمَنِ lemeni kimsenin  
اشْتَرَاهُ şterāhu onu satın alan ش ر ي
مَا yoktur  
لَهُ lehu onun  
فِي  
الْاخِرَةِ l-āḣirati ahirette ا خ ر
مِنْ min  
خَلَاقٍ ḣalāḳin bir nasibi خ ل ق
وَلَبِئْسَ velebi’se ve ne kötüdür ب ا س
مَا şey  
شَرَوْا şerav sattıkları ش ر ي
بِهِ bihi onunla  
أَنْفُسَهُمْ enfusehum kendilerini ن ف س
لَوْ lev keşke  
كَانُوا kānū ك و ن
يَعْلَمُونَ yeǎ’lemūne bunu bilselerdi! ع ل م
TÜRKÇE OKUNUŞ
102. vettebe`û mâ tetlü-şşeyâṭînü `alâ mülki süleymân. vemâ kefera süleymânü velâkinne-şşeyâṭîne keferû yü`allimûne-nnâse-ssiḥr. vemâ ünzile `ale-lmelekeyni bibâbile hârûte vemârût. vemâ yü`allimâni min eḥadin ḥattâ yeḳûlâ innemâ naḥnü fitnetün felâ tekfür. feyete`allemûne minhümâ mâ yüferriḳûne bihî beyne-lmer'i vezevcih. vemâ hüm biḍârrîne bihî min eḥadin illâ biiẕni-llâh. veyete`allemûne mâ yeḍurruhüm velâ yenfe`uhüm. veleḳad `alimû lemeni-şterâhü mâ lehû fi-l'âḫirati min ḫalâḳ. velebi'se mâ şerav bihî enfüsehüm. lev kânû ya`lemûn.
DİYANET VAKFI
102. Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tabi oldular. Halbuki Süleyman büyü yapıp kafir olmadı. Lakin şeytanlar kafir oldular. Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Harut ile Marut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı. Halbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın yanlış inanıp da kafir olmayasınız, demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öğretmezlerdi. Onlar, o iki melekden, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa büyücüler, Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler. Onlar, kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler. Sihri satın alanların (ona inanıp para verenlerin) ahiretten nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bunu anlasalardı!
DİYANET İŞLERİ
102. Şeytanların Süleyman'ın hükümdarlığı hakkında söylediklerine uydular. Oysa Süleyman kafir değildi, ama insanlara sihri öğreten şeytanlar kafir olmuşlardı. Babil'de, melek denilen Harut ve Marut'a bir şey indirilmemişti. Bu ikisi "Biz sadece imtihan ediyoruz, sakın inkar etme" demedikçe kimseye bir şey öğretmezlerdi. Halbuki bu ikisinden, koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Oysa Allah'ın izni olmadıkça onlar kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek, faydalı olmayacak şeyler öğreniyorlardı. And olsun ki, onu satın alanın ahiretten bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şeyin ne kötü olduğunu keşke bilselerdi!
ELMALILI HAMDI YAZIR
102. Tuttular da Süleyman mülküne dair şeytanların uydurup izledikleri şeyin ardına düştüler. Halbuki Süleyman inkâr edip kâfir olmadı, lakin o şeytanlar kâfirlik ettiler; insanlara sihir öğretiyorlar ve Bâbil'de Harut ve Marut'a, bu iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Halbuki o ikisi "biz ancak ve ancak sizi denemek için gönderildik, sakın sihir yapıp da kâfir olmayın!" demeden kimseye birşey öğretmezlerdi. İşte bunlardan karı ile kocanın arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah'ın izni olmadıkça bununla kimseye zarar verebilecek değillerdi. Kendi kendilerine zarar verecek ve bir fayda sağlamayacak bir şey öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu her kim satın alırsa, onu alanın ahirette bir nasibi olmayacağını da çok iyi biliyorlardı. Hakkiyle bilselerdi, uğruna canlarını sattıkları şey ne çirkin bir şeydi.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
102. Tuttular da Süleyman'ın saltanatı aleyhine, Şeytanların kapıldıkları şeylere uydular. Halbuki Süleyman kafir olmamıştı, Şeytanlar kafir olmuşlardı. İnsanlara büyü yapmasını ve Babil'deki Harut, Marut adlı iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. O iki melek, hiçbir kimseye biz, ancak ve ancak Allah tarafından bir sınamayız, sakın kafir olma demeden bir şey öğretmiyordu. Onlardan, karıyla kocanın arasını açan şeyleri öğreniyorlardı. Öğrenenler de Allah'ın izni olmaksızın hiçbir kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek, fakat hiçbir faydası olmayacak şeyleri öğrenmekteydiler. Andolsun ki bu bilgiyi satın alanın ahiretten nasibi yoktur, bunu iyice bilmişlerdi de. Fakat bir de canları pahasına satın aldıkları o şeyin ne pis şey olduğunu bilselerdi.
ALİ BULAÇ
102. Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkar etmedi; ancak şeytanlar inkar etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkar etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi.
SÜLEYMAN ATEŞ
102. Süleyman'ın hükümdarlığı hakkında onlar, şeytanların uydurdukları sözlere uydular (Süleyman'ın, büyü yaparak saltanatını kazandığını söyleyen şeytan ruhlu insanlara uyup, Süleyman'ın büyücü olduğuna inandılar). Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre gitmemişti. Fakat o şeytanlar küfre gittiler: İnsanlara büyü ve Babil'de Harut ve Marut adlı melekler(den ilham alan iki kişiy)e indirileni öğretiyorlar. Halbuki onlar: "Biz bir fitneyiz (sizin için bir sınavız), sakın, küfre gitme(yin)!" demedikçe kimseye bir şey öğretmiyorlardı. Fakat bunlar, onlardan, erkekle karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Ama, onlar, Allah'ın izni olmadan onunla hiç kimseye zarar veremezler. Onlar, kendilerine yarar vereni değil, zarar vereni öğreniyorlardı. Andolsun, onu sat(ıp onunla çıkar sağlay)anın, ahirette bir nasibi olmadığını gayet iyi biliyorlardı. Vicdanlarını sattıkları şey ne kötüdür, keşke (bunu) bilselerdi!
GÜLTEKİN ONAN
102. Ve onlar Süleyman'ın mülkü hakkında şeytanların anlattığına / okuduğuna (tetluşşeytıynu) uydular. Süleyman küfretmedi ancak şeytanlar küfrettiler. Onlar insanlara büyücülüğü (sihr) ve Babil'deki iki meleğe, Harut ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi "Biz bir fitneyiz, (bu bilgiyi kötüye kullanıp) küfretmeyin?" demedikçe hiç kimseye onu / birşey öğretmezlerdi. Fakat onlardan koca (beynelmer) ile karısının (zevcihi) arasını açan şeyi öğrendiler / öğreniyorlardı. Oysa onunla Tanrı'nın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine yarar sağlayanı değil, zarar vereni öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın ahirette bir payı olmadığını da biliyorlardı. Karşılığında nefslerini sattıkları şey ne kötü. Bir bilselerdi!
SUAT YILDIRIM
102. Tuttular, Süleyman'ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurdukları sözlere tâbi oldular. Halbuki Süleyman küfre gitmemişti. Fakat asıl o şeytanlar küfre gittiler. Halka sihiri ve Babil’de Hârut ve Mârut adlı iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: “Biz sırf imtihan için gönderildik, sakın kâfir olma!” demedikçe hiç kimseye sihir öğretmezlerdi. İşte bunlardan koca ile karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah’ın izni olmadıkça onlar bununla hiç kimseye zarar veremezlerdi. Onlar kendilerine zarar getirip fayda vermeyen şeyler öğreniyorlardı. Büyüye müşteri olan kimsenin âhiretten nasibi olmadığını pek iyi biliyorlardı. Karşılığında kendi varlıklarını sattıkları şey ne kötü! Keşke bunu anlasalardı!