Elif-Nun-Sin     ا ن س
to be or become sociable, companionable, conversable, inclined to company or conversation, friendly, amicable, or familiar. To be or become cheered, or gladdened or cheerful, gay, or gladsome. To be or become at ease, or tranquil without shrinking or aversion.
  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 97 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
5 kez   ءَانَسَ
18 kez   إِنس
1 kez   إِنسِيّ
71 kez   إِنسَٰن
1 kez   تَسْتَأْنِسُ
1 kez   مُسْتَ ْٔنِسِين
Kökten (ءَانَسَ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:6  انَسْتُمْ    ānestum    görürseniz  
Fiil   İf’al Kalıbı   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   

Nisâ  Suresi 6. Ayet
وَابْتَلُوا الْيَتَامَىٰ حَتَّىٰ إِذَا بَلَغُوا النِّكَاحَ فَإِنْ آنَسْتُمْ مِنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُوا إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ ۖ وَلَا تَأْكُلُوهَا إِسْرَافًا وَبِدَارًا أَنْ يَكْبَرُوا ۚ وَمَنْ كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْ ۖ وَمَنْ كَانَ فَقِيرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِ ۚ فَإِذَا دَفَعْتُمْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ فَأَشْهِدُوا عَلَيْهِمْ ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ حَسِيبًا (6)

6. Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan (veli) iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da (ihtiyaç ve emeğine) uygun olarak yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter.
 20:10  انَسْتُ    ānestu    gördüm  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Geçmiş Zaman   

Tâ-Hâ  Suresi 10. Ayet
إِذْ رَأَىٰ نَارًا فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِقَبَسٍ أَوْ أَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى (10)

10. Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş'ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum, demişti.
 27:7  انَسْتُ    ānestu    gördüm  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Geçmiş Zaman   

Neml  Suresi 7. Ayet
إِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِأَهْلِهِ إِنِّي آنَسْتُ نَارًا سَآتِيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ آتِيكُمْ بِشِهَابٍ قَبَسٍ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ (7)

7. Hani Musa, ailesine şöyle demişti: Gerçekten ben bir ateş gördüm. (Gidip) size oradan bir haber getireceğim, yahut bir ateş parçası getireceğim, umarım ki ısınırsınız!
 28:29  انَسَ    ānese    gördü  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   

Kasas  Suresi 29. Ayet
فَلَمَّا قَضَىٰ مُوسَى الْأَجَلَ وَسَارَ بِأَهْلِهِ آنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَارًا قَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ جَذْوَةٍ مِنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ (29)

29. Sonunda Musa süreyi doldurup ailesiyle yola çıkınca, Tur tarafından bir ateş gördü. Ailesine: Siz (burada) bekleyin; ben bir ateş gördüm, belki oradan size bir haber yahut ısınmanız için bir ateş parçası getiririm, dedi.
 28:29  انَسْتُ    ānestu    gördüm  
Fiil   İf’al Kalıbı   1. şahıs, Tekil   Geçmiş Zaman   

Kasas  Suresi 29. Ayet
فَلَمَّا قَضَىٰ مُوسَى الْأَجَلَ وَسَارَ بِأَهْلِهِ آنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَارًا قَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ جَذْوَةٍ مِنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ (29)

29. Sonunda Musa süreyi doldurup ailesiyle yola çıkınca, Tur tarafından bir ateş gördü. Ailesine: Siz (burada) bekleyin; ben bir ateş gördüm, belki oradan size bir haber yahut ısınmanız için bir ateş parçası getiririm, dedi.
Kökten (إِنس) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 6:112  الْإِنْسِ    l-insi    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

En’âm  Suresi 112. Ayet
وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا شَيَاطِينَ الْإِنْسِ وَالْجِنِّ يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًا ۚ وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ ۖ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ (112)

112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
 6:128  الْإِنْسِ    l-insi    insanlarla  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

En’âm  Suresi 128. Ayet
وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ قَدِ اسْتَكْثَرْتُمْ مِنَ الْإِنْسِ ۖ وَقَالَ أَوْلِيَاؤُهُمْ مِنَ الْإِنْسِ رَبَّنَا اسْتَمْتَعَ بَعْضُنَا بِبَعْضٍ وَبَلَغْنَا أَجَلَنَا الَّذِي أَجَّلْتَ لَنَا ۚ قَالَ النَّارُ مَثْوَاكُمْ خَالِدِينَ فِيهَا إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ ۗ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ (128)

128. Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız" der. Onların, insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedi kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.
 6:128  الْإِنْسِ    l-insi    insanlar-  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

En’âm  Suresi 128. Ayet
وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ قَدِ اسْتَكْثَرْتُمْ مِنَ الْإِنْسِ ۖ وَقَالَ أَوْلِيَاؤُهُمْ مِنَ الْإِنْسِ رَبَّنَا اسْتَمْتَعَ بَعْضُنَا بِبَعْضٍ وَبَلَغْنَا أَجَلَنَا الَّذِي أَجَّلْتَ لَنَا ۚ قَالَ النَّارُ مَثْوَاكُمْ خَالِدِينَ فِيهَا إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ ۗ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ (128)

128. Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız" der. Onların, insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedi kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.
 6:130  وَالْإِنْسِ    vel’insi    ve insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

En’âm  Suresi 130. Ayet
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِي وَيُنْذِرُونَكُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَٰذَا ۚ قَالُوا شَهِدْنَا عَلَىٰ أَنْفُسِنَا ۖ وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَشَهِدُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُوا كَافِرِينَ (130)

130. Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size ayetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi! Derler ki: "Kendi aleyhimize şahitlik ederiz." Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.
 7:38  وَالْإِنْسِ    vel’insi    ve insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

A’râf  Suresi 38. Ayet
قَالَ ادْخُلُوا فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِكُمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ فِي النَّارِ ۖ كُلَّمَا دَخَلَتْ أُمَّةٌ لَعَنَتْ أُخْتَهَا ۖ حَتَّىٰ إِذَا ادَّارَكُوا فِيهَا جَمِيعًا قَالَتْ أُخْرَاهُمْ لِأُولَاهُمْ رَبَّنَا هَٰؤُلَاءِ أَضَلُّونَا فَآتِهِمْ عَذَابًا ضِعْفًا مِنَ النَّارِ ۖ قَالَ لِكُلٍّ ضِعْفٌ وَلَٰكِنْ لَا تَعْلَمُونَ (38)

38. Allah buyuracak ki: "Sizden önce geçmiş cin ve insan toplulukları arasında siz de ateşe girin!" Her ümmet girdikçe yoldaşlarına lanet edecekler. Hepsi birbiri ardından orada (cehennemde) toplanınca, sonrakiler öncekiler için, "Ey Rabbimiz! Bizi işte bunlar saptırdılar! Onun için onlara ateşten bir kat daha fazla azap ver!" diyecekler. Allah da: Zaten herkes için bir kat daha fazla azap vardır, fakat siz bilmezsiniz, diyecektir.
 7:179  وَالْإِنْسِ    vel’insi    ve insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

A’râf  Suresi 179. Ayet
وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ ۖ لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَا ۚ أُولَٰئِكَ كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ (179)

179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
 17:88  الْإِنْسُ    l-insu    insanlar  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   

İsrâ  Suresi 88. Ayet
قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَىٰ أَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هَٰذَا الْقُرْآنِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا (88)

88. De ki: Andolsun, bu Kur'an'ın bir benzerini ortaya koymak üzere insü cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler.
 27:17  وَالْإِنْسِ    vel’insi    ve insanlardan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

Neml  Suresi 17. Ayet
وَحُشِرَ لِسُلَيْمَانَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ وَالطَّيْرِ فَهُمْ يُوزَعُونَ (17)

17. Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi birarada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu.
 41:25  وَالْإِنْسِ    vel’insi    ve insanlardan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

Fussilet  Suresi 25. Ayet
وَقَيَّضْنَا لَهُمْ قُرَنَاءَ فَزَيَّنُوا لَهُمْ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا خَاسِرِينَ (25)

25. Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi.
 41:29  وَالْإِنْسِ    vel’insi    ve insanları  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

Fussilet  Suresi 29. Ayet
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا رَبَّنَا أَرِنَا اللَّذَيْنِ أَضَلَّانَا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ نَجْعَلْهُمَا تَحْتَ أَقْدَامِنَا لِيَكُونَا مِنَ الْأَسْفَلِينَ (29)

29. Kafirler cehennemde: Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de aşağılanmışlardan olsunlar diye onları ayaklarımızın altına alalım! diyecekler.
 46:18  وَالْإِنْسِ    vel’insi    ve insanlardan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

Ahkâf  Suresi 18. Ayet
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ حَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ فِي أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا خَاسِرِينَ (18)

18. İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında azabın gerçekleştiği kimselerdir. Gerçekten onlar ziyana uğrayanlardır.
 51:56  وَالْإِنْسَ    vel’inse    ve insanları  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   

Zâriyât  Suresi 56. Ayet
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنْسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ (56)

56. Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
 55:33  وَالْإِنْسِ    vel’insi    ve insanlar  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

Rahmân  Suresi 33. Ayet
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَنْ تَنْفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانْفُذُوا ۚ لَا تَنْفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ (33)

33. Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz.
 55:39  إِنْسٌ    insun    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Rahmân  Suresi 39. Ayet
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْأَلُ عَنْ ذَنْبِهِ إِنْسٌ وَلَا جَانٌّ (39)

39. İşte o gün insana da cine de günahı sorulmaz.
 55:56  إِنْسٌ    insun    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Rahmân  Suresi 56. Ayet
فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ (56)

56. Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş güzeller var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
 55:74  إِنْسٌ    insun    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Rahmân  Suresi 74. Ayet
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ (74)

74. Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.
 72:5  الْإِنْسُ    l-insu    insanların  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Cin  Suresi 5. Ayet
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ تَقُولَ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا (5)

5. Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık.
 72:6  الْإِنْسِ    l-insi    insanlar-  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Cin  Suresi 6. Ayet
وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا (6)

6. Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı.
Kökten (إِنسِيّ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 19:26  إِنْسِيًّا    insiyyen    hiçbir insanla  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 26. Ayet
فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنًا ۖ فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ أَحَدًا فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَٰنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ إِنْسِيًّا (26)

26. "Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."
Kökten (إِنسَٰن) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:60  أُنَاسٍ    unāsin    insanlar  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 60. Ayet
وَإِذِ اسْتَسْقَىٰ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ ۖ فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا ۖ قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْ ۖ كُلُوا وَاشْرَبُوا مِنْ رِزْقِ اللَّهِ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ (60)

60. Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik. Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı. Her bölük, içeceği kaynağı bildi. (Onlara:) Allah'ın rızkından yeyin, için, sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, dedik.
 4:28  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 28. Ayet
يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنْكُمْ ۚ وَخُلِقَ الْإِنْسَانُ ضَعِيفًا (28)

28. Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır.
 7:82  أُنَاسٌ    unāsun    insanlarmış  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 82. Ayet
وَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَنْ قَالُوا أَخْرِجُوهُمْ مِنْ قَرْيَتِكُمْ ۖ إِنَّهُمْ أُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ (82)

82. Kavminin cevabı: Onları (Lut'u ve taraftarlarını) memleketinizden çıkarın; çünkü onlar fazla temizlenen insanlarmış! demelerinden başka bir şey olmadı.
 7:160  أُنَاسٍ    unāsin    kabile  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 160. Ayet
وَقَطَّعْنَاهُمُ اثْنَتَيْ عَشْرَةَ أَسْبَاطًا أُمَمًا ۚ وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ إِذِ اسْتَسْقَاهُ قَوْمُهُ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ ۖ فَانْبَجَسَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا ۖ قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْ ۚ وَظَلَّلْنَا عَلَيْهِمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ ۖ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ ۚ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ (160)

160. Biz İsrailoğullarını oymaklar halinde oniki kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Derhal ondan oniki pınar fışkırdı. Her kabile içeceği yeri belledi. Sonra üzerlerine bulutla gölge yaptık, onlara kudret helvası ve bıldırcın eti indirdik. (Onlara dedik ki) "Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yeyin. "Ama onlar (emirlerimizi dinlememekle) bize değil kendilerine zulmediyorlardı.
 10:12  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 12. Ayet
وَإِذَا مَسَّ الْإِنْسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنْبِهِ أَوْ قَاعِدًا أَوْ قَائِمًا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَأَنْ لَمْ يَدْعُنَا إِلَىٰ ضُرٍّ مَسَّهُ ۚ كَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (12)

12. İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi.
 11:9  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 9. Ayet
وَلَئِنْ أَذَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً ثُمَّ نَزَعْنَاهَا مِنْهُ إِنَّهُ لَيَئُوسٌ كَفُورٌ (9)

9. Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör olur.
 12:5  لِلْإِنْسَانِ    lilinsāni    insan için  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yûsuf  Suresi 5. Ayet
قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُؤْيَاكَ عَلَىٰ إِخْوَتِكَ فَيَكِيدُوا لَكَ كَيْدًا ۖ إِنَّ الشَّيْطَانَ لِلْإِنْسَانِ عَدُوٌّ مُبِينٌ (5)

5. (Babası:) Yavrucuğum! dedi, rüyanı sakın kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır.
 14:34  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 34. Ayet
وَآتَاكُمْ مِنْ كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ ۚ وَإِنْ تَعُدُّوا نِعْمَتَ اللَّهِ لَا تُحْصُوهَا ۗ إِنَّ الْإِنْسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ (34)

34. O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!
 15:26  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hicr  Suresi 26. Ayet
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ (26)

26. Andolsun biz insanı, (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık.
 16:4  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 4. Ayet
خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُبِينٌ (4)

4. O, insanı bir damla sudan yarattı. Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir.
 17:11  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 11. Ayet
وَيَدْعُ الْإِنْسَانُ بِالشَّرِّ دُعَاءَهُ بِالْخَيْرِ ۖ وَكَانَ الْإِنْسَانُ عَجُولًا (11)

11. İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan pek acelecidir!
 17:11  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 11. Ayet
وَيَدْعُ الْإِنْسَانُ بِالشَّرِّ دُعَاءَهُ بِالْخَيْرِ ۖ وَكَانَ الْإِنْسَانُ عَجُولًا (11)

11. İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan pek acelecidir!
 17:13  إِنْسَانٍ    insānin    insanın  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 13. Ayet
وَكُلَّ إِنْسَانٍ أَلْزَمْنَاهُ طَائِرَهُ فِي عُنُقِهِ ۖ وَنُخْرِجُ لَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ كِتَابًا يَلْقَاهُ مَنْشُورًا (13)

13. Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.
 17:53  لِلْإِنْسَانِ    lilinsāni    insanın  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 53. Ayet
وَقُلْ لِعِبَادِي يَقُولُوا الَّتِي هِيَ أَحْسَنُ ۚ إِنَّ الشَّيْطَانَ يَنْزَغُ بَيْنَهُمْ ۚ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلْإِنْسَانِ عَدُوًّا مُبِينًا (53)

53. Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.
 17:67  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 67. Ayet
وَإِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فِي الْبَحْرِ ضَلَّ مَنْ تَدْعُونَ إِلَّا إِيَّاهُ ۖ فَلَمَّا نَجَّاكُمْ إِلَى الْبَرِّ أَعْرَضْتُمْ ۚ وَكَانَ الْإِنْسَانُ كَفُورًا (67)

67. Denizde başınıza bir musibet geldiğinde, O'ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider. O sizi kurtarıp karaya çıkardığında, (yine eski halinize) dönersiniz. İnsanoğlu çok nankördür.
 17:71  أُنَاسٍ    unāsin    milleti  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 71. Ayet
يَوْمَ نَدْعُو كُلَّ أُنَاسٍ بِإِمَامِهِمْ ۖ فَمَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَأُولَٰئِكَ يَقْرَءُونَ كِتَابَهُمْ وَلَا يُظْلَمُونَ فَتِيلًا (71)

71. Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar.
 17:83  الْإِنْسَانِ    l-insāni    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 83. Ayet
وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنْسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَىٰ بِجَانِبِهِ ۖ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ كَانَ يَئُوسًا (83)

83. İnsana nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirip yan çizer; ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa iyice karamsarlığa düşer.
 17:100  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 100. Ayet
قُلْ لَوْ أَنْتُمْ تَمْلِكُونَ خَزَائِنَ رَحْمَةِ رَبِّي إِذًا لَأَمْسَكْتُمْ خَشْيَةَ الْإِنْفَاقِ ۚ وَكَانَ الْإِنْسَانُ قَتُورًا (100)

100. De ki: Rabbimin rahmet hazinesine eğer siz sahip olsaydınız, harcanır korkusuyla kıstıkça kısardınız. İnsanoğlu da pek eli sıkıdır!
 18:54  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 54. Ayet
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ لِلنَّاسِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍ ۚ وَكَانَ الْإِنْسَانُ أَكْثَرَ شَيْءٍ جَدَلًا (54)

54. Hakikaten biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür. Fakat tartışmaya en çok düşkün varlık insandır.
 19:66  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 66. Ayet
وَيَقُولُ الْإِنْسَانُ أَإِذَا مَا مِتُّ لَسَوْفَ أُخْرَجُ حَيًّا (66)

66. İnsan der ki: "Öldüğüm zaman sahi diri olarak (kabrimden) çıkarılacak mıyım?"
 19:67  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 67. Ayet
أَوَلَا يَذْكُرُ الْإِنْسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ قَبْلُ وَلَمْ يَكُ شَيْئًا (67)

67. İnsan düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı halde biz kendisini yaratmışızdır?
 21:37  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Enbiyâ  Suresi 37. Ayet
خُلِقَ الْإِنْسَانُ مِنْ عَجَلٍ ۚ سَأُرِيكُمْ آيَاتِي فَلَا تَسْتَعْجِلُونِ (37)

37. İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır. Size ayetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin.
 22:66  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 66. Ayet
وَهُوَ الَّذِي أَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ۗ إِنَّ الْإِنْسَانَ لَكَفُورٌ (66)

66. O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Gerçekten insan, çok nankördür.
 23:12  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 12. Ayet
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ طِينٍ (12)

12. Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık.
 25:29  لِلْإِنْسَانِ    lilinsāni    insan için  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 29. Ayet
لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي ۗ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولًا (29)

29. Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.
 25:49  وَأَنَاسِيَّ    ve enāsiyye    ve insanlardan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Furkân  Suresi 49. Ayet
لِنُحْيِيَ بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَا أَنْعَامًا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرًا (49)

49. Rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik.
 27:56  أُنَاسٌ    unāsun    kimselermiş  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Neml  Suresi 56. Ayet
فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَنْ قَالُوا أَخْرِجُوا آلَ لُوطٍ مِنْ قَرْيَتِكُمْ ۖ إِنَّهُمْ أُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ (56)

56. Kavminin cevabı sadece: "Lut ailesini memleketinizden çıkarın; çünkü onlar (bizim yaptıklarımızdan) uzak kalmak isteyen insanlarmış!" demelerinden ibaret oldu.
 29:8  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ankebût  Suresi 8. Ayet
وَوَصَّيْنَا الْإِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ حُسْنًا ۖ وَإِنْ جَاهَدَاكَ لِتُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا ۚ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (8)

8. Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.
 31:14  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Lokman  Suresi 14. Ayet
وَوَصَّيْنَا الْإِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَىٰ وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ (14)

14. Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüşancak banadır.
 32:7  الْإِنْسَانِ    l-insāni    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Secde  Suresi 7. Ayet
الَّذِي أَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ ۖ وَبَدَأَ خَلْقَ الْإِنْسَانِ مِنْ طِينٍ (7)

7. O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.
 33:72  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 72. Ayet
إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَنْ يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنْسَانُ ۖ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا (72)

72. Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.
 36:77  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 77. Ayet
أَوَلَمْ يَرَ الْإِنْسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُبِينٌ (77)

77. İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş.
 39:8  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 8. Ayet
وَإِذَا مَسَّ الْإِنْسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنِيبًا إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِنْهُ نَسِيَ مَا كَانَ يَدْعُو إِلَيْهِ مِنْ قَبْلُ وَجَعَلَ لِلَّهِ أَنْدَادًا لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِهِ ۚ قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا ۖ إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ (8)

8. İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin!
 39:49  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Zümer  Suresi 49. Ayet
فَإِذَا مَسَّ الْإِنْسَانَ ضُرٌّ دَعَانَا ثُمَّ إِذَا خَوَّلْنَاهُ نِعْمَةً مِنَّا قَالَ إِنَّمَا أُوتِيتُهُ عَلَىٰ عِلْمٍ ۚ بَلْ هِيَ فِتْنَةٌ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ (49)

49. İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır. Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, "Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir" der. Hayır o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler.
 41:49  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fussilet  Suresi 49. Ayet
لَا يَسْأَمُ الْإِنْسَانُ مِنْ دُعَاءِ الْخَيْرِ وَإِنْ مَسَّهُ الشَّرُّ فَيَئُوسٌ قَنُوطٌ (49)

49. İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir.
 41:51  الْإِنْسَانِ    l-insāni    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fussilet  Suresi 51. Ayet
وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنْسَانِ أَعْرَضَ وَنَأَىٰ بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ فَذُو دُعَاءٍ عَرِيضٍ (51)

51. İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur.
 42:48  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şûrâ  Suresi 48. Ayet
فَإِنْ أَعْرَضُوا فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا ۖ إِنْ عَلَيْكَ إِلَّا الْبَلَاغُ ۗ وَإِنَّا إِذَا أَذَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً فَرِحَ بِهَا ۖ وَإِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَإِنَّ الْإِنْسَانَ كَفُورٌ (48)

48. Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!
 42:48  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şûrâ  Suresi 48. Ayet
فَإِنْ أَعْرَضُوا فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا ۖ إِنْ عَلَيْكَ إِلَّا الْبَلَاغُ ۗ وَإِنَّا إِذَا أَذَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً فَرِحَ بِهَا ۖ وَإِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَإِنَّ الْإِنْسَانَ كَفُورٌ (48)

48. Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!
 43:15  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Zuhruf  Suresi 15. Ayet
وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا ۚ إِنَّ الْإِنْسَانَ لَكَفُورٌ مُبِينٌ (15)

15. Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü kıldılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
 46:15  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ahkâf  Suresi 15. Ayet
وَوَصَّيْنَا الْإِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا ۖ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا ۖ وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا ۚ حَتَّىٰ إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي ۖ إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ (15)

15. Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.
 50:16  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kâf  Suresi 16. Ayet
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ ۖ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ (16)

16. Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.
 53:24  لِلْإِنْسَانِ    lilinsāni    insan için midir?  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Necm  Suresi 24. Ayet
أَمْ لِلْإِنْسَانِ مَا تَمَنَّىٰ (24)

24. Yoksa insan, her arzu ettiği şeye sahip mi olacaktır?
 53:39  لِلْإِنْسَانِ    lilinsāni    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Necm  Suresi 39. Ayet
وَأَنْ لَيْسَ لِلْإِنْسَانِ إِلَّا مَا سَعَىٰ (39)

39. Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.
 55:3  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Rahmân  Suresi 3. Ayet
خَلَقَ الْإِنْسَانَ (3)

3. İnsanı yarattı.
 55:14  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Rahmân  Suresi 14. Ayet
خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ (14)

14. Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.
 59:16  لِلْإِنْسَانِ    lilinsāni    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 16. Ayet
كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنْسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِنْكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ (16)

16. Münafıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana "İnkar et" der. İnsan inkar edince de: Ben senden uzağım, çünkü ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım, der.
 70:19  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Me’âric  Suresi 19. Ayet
إِنَّ الْإِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا (19)

19. Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır.
 75:3  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kıyâme  Suresi 3. Ayet
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَلَّنْ نَجْمَعَ عِظَامَهُ (3)

3. İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?
 75:5  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kıyâme  Suresi 5. Ayet
بَلْ يُرِيدُ الْإِنْسَانُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُ (5)

5. Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister.
 75:10  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kıyâme  Suresi 10. Ayet
يَقُولُ الْإِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ (10)

10. O gün insan, "Kaçacak yer neresi!" diyecektir.
 75:13  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insanın  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kıyâme  Suresi 13. Ayet
يُنَبَّأُ الْإِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ (13)

13. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
 75:14  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kıyâme  Suresi 14. Ayet
بَلِ الْإِنْسَانُ عَلَىٰ نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ (14)

14. Artık insan, kendi kendinin şahididir.
 75:36  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kıyâme  Suresi 36. Ayet
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى (36)

36. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!
 76:1  الْإِنْسَانِ    l-insāni    insanın  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

İnsan  Suresi 1. Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ هَلْ أَتَىٰ عَلَى الْإِنْسَانِ حِينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْئًا مَذْكُورًا (1)

1. İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?
 76:2  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İnsan  Suresi 2. Ayet
إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا (2)

2. Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.
 79:35  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nâzi’ât  Suresi 35. Ayet
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ مَا سَعَىٰ (35)

35. İnsanın yapıp ettiklerini hatırlayacağı gün,
 80:17  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Abese  Suresi 17. Ayet
قُتِلَ الْإِنْسَانُ مَا أَكْفَرَهُ (17)

17. Kahrolası insan! Ne inkarcıdır!
 80:24  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Abese  Suresi 24. Ayet
فَلْيَنْظُرِ الْإِنْسَانُ إِلَىٰ طَعَامِهِ (24)

24. İnsan, yediğine bir baksın!
 82:6  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İnfitâr  Suresi 6. Ayet
يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ (6)

6. Ey insan! İhsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?
 84:6  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

İnşikâk  Suresi 6. Ayet
يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَىٰ رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاقِيهِ (6)

6. Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin; sonunda O'na varacaksın.
 86:5  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Târık  Suresi 5. Ayet
فَلْيَنْظُرِ الْإِنْسَانُ مِمَّ خُلِقَ (5)

5. İnsan neden yaratıldığına bir baksın!
 89:15  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fecr  Suresi 15. Ayet
فَأَمَّا الْإِنْسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ (15)

15. İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde "Rabbim bana ikram etti" der.
 89:23  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fecr  Suresi 23. Ayet
وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ ۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ وَأَنَّىٰ لَهُ الذِّكْرَىٰ (23)

23. O gün cehennem getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne faydası var!
 90:4  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Beled  Suresi 4. Ayet
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ فِي كَبَدٍ (4)

4. Biz, insanı ( yüzyüze geleceği nice ) zorluklar içinde yarattık.
 95:4  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tîn  Suresi 4. Ayet
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ (4)

4. Biz insanı en güzel biçimde yarattık.
 96:2  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insanı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Alak  Suresi 2. Ayet
خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ (2)

2. O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.
 96:5  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insana  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Alak  Suresi 5. Ayet
عَلَّمَ الْإِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ (5)

5. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.
 96:6  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Alak  Suresi 6. Ayet
كَلَّا إِنَّ الْإِنْسَانَ لَيَطْغَىٰ (6)

6. Gerçek şu ki, insan azar.
 99:3  الْإِنْسَانُ    l-insānu    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Zilzâl  Suresi 3. Ayet
وَقَالَ الْإِنْسَانُ مَا لَهَا (3)

3. Ve insan "Ne oluyor buna!" dediği vakit,
 100:6  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Âdiyât  Suresi 6. Ayet
إِنَّ الْإِنْسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ (6)

6. Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.
 103:2  الْإِنْسَانَ    l-insāne    insan  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Asr  Suresi 2. Ayet
إِنَّ الْإِنْسَانَ لَفِي خُسْرٍ (2)

2. İnsan gerçekten ziyan içindedir.
Kökten (تَسْتَأْنِسُ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 24:27  تَسْتَأْنِسُوا    teste’nisū    izin almadan  
Fiil   İstif’al Kalıbı   2. şahıs, Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 27. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ بُيُوتِكُمْ حَتَّىٰ تَسْتَأْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلَىٰ أَهْلِهَا ۚ ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ (27)

27. Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi farkettirip (izin alıp) ev halkına selam vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir; herhalde (bunu) düşünüp anlarsınız.
Kökten (مُسْتَ ْٔنِسِين) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 33:53  مُسْتَأْنِسِينَ    muste’nisīne    dalmayın  
İsim   İstif’al Kalıbı   Etken   Eril, Çoğul   Şimdiki/Geniş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 53. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَىٰ طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَٰكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِي مِنْكُمْ ۖ وَاللَّهُ لَا يَسْتَحْيِي مِنَ الْحَقِّ ۚ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ۚ ذَٰلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ ۚ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًا ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمًا (53)

53. Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikahlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.