| TÜRKÇE OKUNUŞ |
| 40. feeḫaẕnâhü vecünûdehû fenebeẕnâhüm fi-lyemmi vehüve mülîm.
|
|
|
| DİYANET VAKFI |
| 40. Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.
|
|
|
| DİYANET İŞLERİ |
| 40. Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
|
|
|
| ELMALILI HAMDI YAZIR |
| 40. Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.
|
|
|
| ABDULBAKİ GÖLPINARLI |
| 40. Derken onu ve ordusunu helak etmiş, onları denize atıvermiştik de o kendisini kınayıp durmadaydı.
|
|
|
| ALİ BULAÇ |
| 40. Bunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak işler yapıyordu.'
|
|
|
| SÜLEYMAN ATEŞ |
| 40. Biz de onu ve askerlerini yakaladık, onları denize attık. (O boğulurken pişmanlıkla) Kendi kendini kınıyordu.
|
|
|
| GÜLTEKİN ONAN |
| 40. Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,), 'kınanacak işler yapıyordu'.
|
|
|
| SUAT YILDIRIM |
| 40. Biz de hem onu, hem ordularını yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. Boğulurken, pişmanlıkla kendi kendini kınıyordu.
|
|
|