| TÜRKÇE OKUNUŞ |
| 17. felâ ta`lemü nefsüm mâ uḫfiye lehüm min ḳurrati a`yün. cezâem bimâ kânû ya`melûn.
|
|
|
| DİYANET VAKFI |
| 17. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.
|
|
|
| DİYANET İŞLERİ |
| 17. Yaptıklarına karşılık onlar için saklanan müjdeyi kimse bilmez.
|
|
|
| ELMALILI HAMDI YAZIR |
| 17. Şimdi hiç kimse kendileri için, yaptıklarına karşılık gözler aydınlığı olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez.
|
|
|
| ABDULBAKİ GÖLPINARLI |
| 17. Hiç kimsecik bilmez onlar için gözleri aydınlatacak ne gizli şeyler var; yaptıklarına karşılık.
|
|
|
| ALİ BULAÇ |
| 17. Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.
|
|
|
| SÜLEYMAN ATEŞ |
| 17. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne gözler aydınlatıcı(ni'metleri)in saklandığını hiç kimse bilmez!
|
|
|
| GÜLTEKİN ONAN |
| 17. Artık hiç bir nefs, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.
|
|
|
| SUAT YILDIRIM |
| 17. İşte onların dünyada yaptıkları makbul işlere mükâfat olarak gözlerini aydın edecek, gönüllerini ferahlatacak hangi sürprizlerin, hangi nimetlerin saklandığını hiç kimse bilemez. (4,22; 10,26) {KM, II Korintos. 12,4}
|
|
|