KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
مَا  
قُلْتُ ḳultu ben söylemedim ق و ل
لَهُمْ lehum onlara  
إِلَّا illā başka  
مَا şeyden  
أَمَرْتَنِي emertenī bana emrettiğin ا م ر
بِهِ bihi onu  
أَنِ eni  
اعْبُدُوا ǎ’budū kulluk edin ع ب د
اللَّهَ llahe Allah’a  
رَبِّي rabbī benim Rabbim ر ب ب
وَرَبَّكُمْ ve rabbekum ve sizin Rabbiniz olan ر ب ب
وَكُنْتُ ve kuntu idim ك و ن
عَلَيْهِمْ ǎleyhim onlar üzerine  
شَهِيدًا şehīden şahid ش ه د
مَا  
دُمْتُ dumtu olduğum sürece د و م
فِيهِمْ fīhim onların içinde  
فَلَمَّا felemmā fakat  
تَوَفَّيْتَنِي teveffeytenī sen beni vefat ettirince و ف ي
كُنْتَ kunte sen oldun ك و ن
أَنْتَ ente sen  
الرَّقِيبَ r-raḳībe gözetleyen ر ق ب
عَلَيْهِمْ ǎleyhim onları  
وَأَنْتَ ve ente ve sen  
عَلَىٰ ǎlā üzerine  
كُلِّ kulli her ك ل ل
شَيْءٍ şeyin şey ش ي ا
شَهِيدٌ şehīdun şahitsin ش ه د
TÜRKÇE OKUNUŞ
117. mâ ḳultü lehüm illâ mâ emertenî bihî eni-`büdü-llâhe rabbî verabbeküm. veküntü `aleyhim şehîdem mâ dümtü fîhim. felemmâ teveffeytenî künte ente-rraḳîbe `aleyhim. veente `alâ külli şey'in şehîd.
DİYANET VAKFI
117. Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin.
DİYANET İŞLERİ
117. Allah, "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?" demişti de, "Haşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen, benim içimde olanı bilirsin; ben Senin içinde olanı bilmem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin" demişti, "Ben onlara sadece 'Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetce onlar hakkında şahiddim, beni aralarından aldığında onları Sen gözlüyordun. Sen her şeye şahidsin."
ELMALILI HAMDI YAZIR
117. "Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbınız olan Allah'a kulluk edin, dedim. Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun. Sen herşeyi görensin.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
117. Onlara, ancak bana emrettiğini söyledim, Rabbime ve Rabbinize kulluk edin dedim. İçlerinde bulundukça gözetirdim, korurdum onları, fakat beni aldıktan sonra onların ne yaptıklarını sen gördün ve sen her şeye hakkıyla tanıksın.
ALİ BULAÇ
117. "Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi söylemedim. (O da şuydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sendin. Sen herşeyin üzerine şahid olansın.”
SÜLEYMAN ATEŞ
117. Ben onlara: Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, diye senin bana emretmiş olduğundan başka bir şey söylemedim. Ben onların içinde olduğum sürece onları kolladım, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen (yalnız) Sen oldun. Sen herşeyi görensin.
GÜLTEKİN ONAN
117. "Ben onlara bana buyurduklarının dışında hiç bir şeyi söylemedim. (O da şuydu:) 'Benim de rabbim, sizin de rabbiniz (olan) Tanrı'ya kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici sendin. Sen herşeyin üzerine şahid olansın."
SUAT YILDIRIM
117. Hem Allah Teâlâ: “Ey Meryem oğlu İsa!” Sen mi insanlara “Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı edinin” dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek:“Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz.” “Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin.”“Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.”“Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin.Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen’in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen’sin.” (4,172)