KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَإِذَا ve iƶā ve zaman  
غَشِيَهُمْ ğaşiyehum onları sardığı غ ش و
مَوْجٌ mevcun dalgalar م و ج
كَالظُّلَلِ kāZZuleli gölgeler gibi ظ ل ل
دَعَوُا deǎvu yalvarırlar د ع و
اللَّهَ llahe Allah’a  
مُخْلِصِينَ muḣliSīne yalnız has kılarak خ ل ص
لَهُ lehu O’na  
الدِّينَ d-dīne dini د ي ن
فَلَمَّا felemmā fakat o zaman  
نَجَّاهُمْ neccāhum onları kurtarınca ن ج و
إِلَى ilā  
الْبَرِّ l-berri karaya çıkarıp ب ر ر
فَمِنْهُمْ feminhum içlerinden bir kısmı  
مُقْتَصِدٌ muḳteSidun orta yolu tutar ق ص د
وَمَا ve mā zaten  
يَجْحَدُ yecHadu inkar etmez ج ح د
بِايَاتِنَا biāyātinā bizim ayetlerimizi ا ي ي
إِلَّا illā başkası  
كُلُّ kullu her ك ل ل
خَتَّارٍ ḣattārin gaddarlardan خ ت ر
كَفُورٍ kefūrin inkarcıdan ك ف ر
TÜRKÇE OKUNUŞ
32. veiẕâ gaşiyehüm mevcün keżżuleli de`avu-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîn. felemmâ neccâhüm ile-lberri feminhüm muḳteṣid. vemâ yecḥadü biâyâtinâ illâ küllü ḫattârin kefûr.
DİYANET VAKFI
32. Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak (ihlasla) O'na yalvarırlar. Allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Zaten bizim ayetlerimizi, ancak nankör hainler bilerek inkar eder.
DİYANET İŞLERİ
32. Dağlar gibi dalgalar insanları kuşattığı zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar; onları karaya çıkararak kurtardığında, içlerinden bir kısmı doğru yolda kalır. Zaten ayetlerimizi bilerek ancak hain nankörler inkar eder.
ELMALILI HAMDI YAZIR
32. Onları kara bulutlar gibi bir dalga sardığı zaman, dini yalnız kendisine has kılarak Allah'a yalvarırlar. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise içlerinden doğru giden de bulunur. Bizim âyetlerimizi öyle nankör gaddarlardan başkası inkâr etmez.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
32. Onları, gölgeler yapan, dağlar gibi dalgalar sardı mı dini, yalnız ona ait bilerek ve özlerini yalnız ona bağlayarak Allah'ı çağırırlar; onları kurtarınca içlerinde aşırı gitmeyen, geri kalmayan ve vaadine vefa eden kişiler bulunur ve zaten de ahdine hiç vefa etmeyen nankör kişilerden başkası bilebile inkar etmez delillerimizi.
ALİ BULAÇ
32. Onları kara gölgeler gibi dalgalar sarıverdiği zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak Allah'a yalvarıp yakarırlar (dua ederler). Böylece onları karaya çıkarıp-kurtarınca, artık onlardan bir kısmı orta yolu tutuyor. Bizim ayetlerimizi gaddar, nankör olandan başkası inkar etmez.
SÜLEYMAN ATEŞ
32. (Denizde) onları, gölgeler gibi dalga(lar) sardığı zaman, dini yalnız kendisine has kılarak Allah'a yalvarırlar. Fakat O, onları kurtarıp karaya çıkarınca içlerinden bir kısmı iktisad eder (Allah'a yönelmeyi kısar, gevşetir); zaten bizim ayetlerimizi (öyle) nankör gaddarlardan başkası inkar etmez.
GÜLTEKİN ONAN
32. Onları kara gölgeler gibi dalgalar sarıverdiği zaman dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak Tanrı'ya yalvarıp yakarırlar (dua ederler). Böylece onları karaya çıkarıp-kurtarınca, artık onlardan bir kısmı orta yolu tutuyor. Bizim ayetlerimize gaddar ve (çok) kafirlerden başkası kafa tutmaz (cehadü).
SUAT YILDIRIM
32. Denizde iken onları dağlar gibi dalgalar kapladığında, bütün kalpleriyle yalnız Allah'a yalvarırlar. Fakat O, onları kurtarıp karaya çıkarınca bir kısmı işi gevşetir, imanla inkâr arasında ortada kalır. Bizim âyetlerimizi gaddar ve nankör olandan başkası inkâr etmez. (17,67; 29,65; 35,32)