KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
وَلَئِنْ velein ve eğer  
أَتَيْتَ eteyte sen getirsen ا ت ي
الَّذِينَ elleƶīne kimselere  
أُوتُوا ūtū verilen ا ت ي
الْكِتَابَ l-kitābe Kitap ك ت ب
بِكُلِّ bikulli her türlü ك ل ل
ايَةٍ āyetin ayeti ا ي ي
مَا değildir  
تَبِعُوا tebiǔ uyacak ت ب ع
قِبْلَتَكَ ḳibleteke senin kıblene ق ب ل
وَمَا ve mā ve değilsin  
أَنْتَ ente sen de  
بِتَابِعٍ bitābiǐn uyacak ت ب ع
قِبْلَتَهُمْ ḳibletehum onların kıblesine ق ب ل
وَمَا ve mā ve değildir  
بَعْضُهُمْ beǎ’Duhum onların bazısı ب ع ض
بِتَابِعٍ bitābiǐn uymazlar ت ب ع
قِبْلَةَ ḳiblete kıblesine ق ب ل
بَعْضٍ beǎ’Din diğerlerinin ب ع ض
وَلَئِنِ veleini ve eğer  
اتَّبَعْتَ ttebeǎ’te uyarsan ت ب ع
أَهْوَاءَهُمْ ehvāehum onların keyiflerine ه و ي
مِنْ min -den  
بَعْدِ beǎ’di sonra ب ع د
مَا şeyden  
جَاءَكَ cāeke sana gelen ج ي ا
مِنَ mine -den  
الْعِلْمِ l-ǐlmi ilim- ع ل م
إِنَّكَ inneke şüphesiz sen  
إِذًا iƶen o takdirde  
لَمِنَ lemine -den olursun  
الظَّالِمِينَ Z-Zālimīne zalimler- ظ ل م
TÜRKÇE OKUNUŞ
145. velein eteyte-lleẕîne ûtü-lkitâbe bikülli âyetim mâ tebi`û ḳibletek. vemâ ente bitâbi`in ḳibletehüm. vemâ ba`ḍuhüm bitâbi`in ḳiblete ba`ḍ. veleini-tteba`te ehvâehüm mim ba`di mâ câeke mine-l`ilmi inneke iẕel lemine-żżâlimîn.
DİYANET VAKFI
145. Yemin olsun ki (habibim! ) sen ehl-i kitaba her türlü ayeti (mucizeyi) getirsen yine de onlar senin kıblene dönmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine dönmezler. Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen hakkı çiğneyenlerden olursun.
DİYANET İŞLERİ
145. Sen, Kitap verilenlere her türlü delili getirsen, yine de kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. And olsun ki, eğer sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, şüphesiz o zaman zulmedenlerden olursun.
ELMALILI HAMDI YAZIR
145. Celâlim için, sen o kitap verilmiş olanlara, bütün delilleri de getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar, sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tabi değiller. Celâlim hakkı için, sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz, sen de zâlimlerden olursun.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
145. Andolsun ki sen, kendilerine kitap indirilmiş olanlara bütün delilleri getirsen gene de senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uymazsın. Zaten onların bir kısmı da bir kısmının kıblesine uymaz. Bunu iyice bildikten sonra artık tutar, onların dileklerine uyarsan şüphe yok ki zalimlerden olursun.
ALİ BULAÇ
145. Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti (delili) getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine (bile) uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun.
SÜLEYMAN ATEŞ
145. Sen Kitap verilenlere her türlü ayeti getirsen yine onlar senin kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, o takdirde sen, mutlaka zalimlerden olursun.
GÜLTEKİN ONAN
145. Andolsun kendilerine kitap verilenlere her türlü ayeti getirsen de onlar yine senin kıblene yönelmez / uymaz. Sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı bir kısmının kıblesine uymaz. Sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, o zaman sen elbette / gerçekten zalimlerden olursun.
SUAT YILDIRIM
145. Kendilerine kitap verilmiş olanlara her türlü delili de getirsen onlar senin kıblene yönelmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Zaten onların da bazısı bazısının kıblesine yönelmez ki!... Faraza, sana gelen bunca ilimden sonra onların keyiflerine uyacak olursan, Bilmiş ol ki, o takdirde sen de zalimlerden olursun! (10,96-97)