KELİME ANLAMLARI
Arapça Okunuş Türkçe Okunuş Kelime Meali Kökü
إِنَّ inne şüphesiz  
رَبَّكَ rabbeke Rabbin ر ب ب
يَعْلَمُ yeǎ’lemu biliyor ع ل م
أَنَّكَ enneke senin  
تَقُومُ teḳūmu kalktığını ق و م
أَدْنَىٰ ednā daha azında د ن و
مِنْ min -nden  
ثُلُثَيِ ṧuluṧeyi üçte ikisi- ث ل ث
اللَّيْلِ l-leyli gecenin ل ي ل
وَنِصْفَهُ ve niSfehu ve yarısında ن ص ف
وَثُلُثَهُ ve ṧuluṧehu ve onun üçte birinde ث ل ث
وَطَائِفَةٌ ve Tāifetun bir topluluğun da ط و ف
مِنَ mine -dan  
الَّذِينَ elleƶīne bulunanlar-  
مَعَكَ meǎke seninle beraber  
وَاللَّهُ vallahu ve Allah  
يُقَدِّرُ yuḳaddiru takdir eder ق د ر
اللَّيْلَ l-leyle geceyi ل ي ل
وَالنَّهَارَ ve nnehāra ve gündüzü ن ه ر
عَلِمَ ǎlime bildi ع ل م
أَنْ en  
لَنْ len asla  
تُحْصُوهُ tuHSūhu sizin onu sayamayacağınızı ح ص ي
فَتَابَ fetābe bu yüzden affetti ت و ب
عَلَيْكُمْ ǎleykum sizi  
فَاقْرَءُوا feḳraū artık okuyun ق ر ا
مَا şeyi  
تَيَسَّرَ teyessera kolayınıza gelen ي س ر
مِنَ mine -dan  
الْقُرْانِ l-ḳurāni Kur’an- ق ر ا
عَلِمَ ǎlime bilmiştir ع ل م
أَنْ en  
سَيَكُونُ seyekūnu bulunacağını ك و ن
مِنْكُمْ minkum içinizden  
مَرْضَىٰ merDā hastalar م ر ض
وَاخَرُونَ ve āḣarūne ve başka kimseler ا خ ر
يَضْرِبُونَ yeDribūne gezip ض ر ب
فِي  
الْأَرْضِ l-erDi yeryüzünde ا ر ض
يَبْتَغُونَ yebteğūne arayan ب غ ي
مِنْ min -ndan  
فَضْلِ feDli lutfu- ف ض ل
اللَّهِ llahi Allah’ın  
وَاخَرُونَ ve āḣarūne ve başka insanlar ا خ ر
يُقَاتِلُونَ yuḳātilūne savaşan ق ت ل
فِي  
سَبِيلِ sebīli yolunda س ب ل
اللَّهِ llahi Allah  
فَاقْرَءُوا feḳraū onun için okuyun ق ر ا
مَا şeyi  
تَيَسَّرَ teyessera kolayınıza gelen ي س ر
مِنْهُ minhu O’ndan  
وَأَقِيمُوا ve eḳīmū ve kılın ق و م
الصَّلَاةَ S-Salāte namazı ص ل و
وَاتُوا ve ātū ve verin ا ت ي
الزَّكَاةَ z-zekāte zekatı ز ك و
وَأَقْرِضُوا ve eḳriDū ve borç verin ق ر ض
اللَّهَ llahe Allah’a  
قَرْضًا ḳarDan bir borçla ق ر ض
حَسَنًا Hasenen güzel ح س ن
وَمَا ve mā ve  
تُقَدِّمُوا tuḳaddimū verdiklerinizi ق د م
لِأَنْفُسِكُمْ lienfusikum kendiniz için ن ف س
مِنْ min -dan  
خَيْرٍ ḣayrin hayır- خ ي ر
تَجِدُوهُ tecidūhu bulacaksınız و ج د
عِنْدَ ǐnde katında ع ن د
اللَّهِ llahi Allah  
هُوَ huve o  
خَيْرًا ḣayran daha hayırlıdır خ ي ر
وَأَعْظَمَ ve eǎ’Zeme ve daha büyüktür ع ظ م
أَجْرًا ecran mükafatça ا ج ر
وَاسْتَغْفِرُوا vesteğfirū ve mağfiret dileyin غ ف ر
اللَّهَ llahe Allah’tan  
إِنَّ inne şüphesiz  
اللَّهَ llahe Allah  
غَفُورٌ ğafūrun çok bağışlayandır غ ف ر
رَحِيمٌ raHīmun çok esirgeyendir ر ح م
TÜRKÇE OKUNUŞ
20. inne rabbeke ya`lemü enneke teḳûmü ednâ min ŝülüŝeyi-lleyli veniṣfehû veŝülüŝehû veṭâifetüm mine-lleẕîne me`ak. vellâhü yüḳaddiru-lleyle vennehâr. `alime el len tuḥṣûhü fetâbe `aleyküm faḳraû mâ teyessera mine-lḳur'ân. `alime en seyekûnü minküm merḍâ veâḫarûne yaḍribûne fi-l'arḍi yebtegûne min faḍli-llâhi veâḫarûne yüḳâtilûne fî sebîli-llâh. faḳraû mâ teyessera minhü veeḳîmu-ṣṣalâte veâtü-zzekâte veaḳriḍü-llâhe ḳarḍan ḥasenâ. vemâ tüḳaddimû lienfüsiküm min ḫayrin tecidûhü `inde-llâhi hüve ḫayrav vea`żame ecrâ. vestagfirü-llâh. inne-llâhe gafûrur raḥîm.
DİYANET VAKFI
20. (Resulüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah'tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramaküzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekatı verin, Allah'a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükafatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.
DİYANET İŞLERİ
20. Şüphesiz Rabbin, senin ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun gecenin üçte ikisinden biraz az, yarısı ve üçte biri kadar vakit içinde kalktığını bilir. Gece ve gündüzü Allah ölçer; sizin bu vakitleri takdir edemeyeceğinizi bildiğinden tevbenizi kabul etmiştir. Artık, Kuran'dan kolayınıza geleni okuyun; Allah, içinizden, hasta olanları, Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacak olan kimseleri ve Allah yolunda savaşacak olanları şüphesiz bilir. Kuran'dan kolayınıza geleni okuyun; namazı kılın; zekatı verin; Allah'a güzel ödünç takdiminde bulunun; kendiniz için yaptığınız iyiliği daha iyi ve daha büyük ecir olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan bağışlanma dileyin; Allah elbette bağışlar ve merhamet eder.
ELMALILI HAMDI YAZIR
20. Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
ABDULBAKİ GÖLPINARLI
20. Şüphe yok ki Rabbin daha iyi bilir, gerçekten de senin, gecenin üçte ikisinden ve yarısından daha az ve bazı vakitlerde de üçte biri kadar bir zamanında kalktığını ve seninle beraber bulunanların bir bölüğünün de kalktıklarını ve Allah, gecenin ve gündüzün vakitlerini ölçer; bilmiştir ki siz, onu layıkıyla hesaplayamazsınız, bu yüzden de tövbenizi kabul etmiştir, artık, Kur'an'dan, kolay geleni okuyun; bilmiştir ki sizden hastalar bulunabilir ve bir başka kısmınız da Allah'ın lütfünü, ihsanını elde etmek için yeryüzünde yolculuk eder ve başka bir bölük de Allah yolunda savaşır, artık, ondan, kolay geleni okuyun ve kılın namazı ve verin zekatı ve Allah'a, güzel bir borç verin ve kendiniz için, önceden ne hayır yaparsanız ondan daha hayırlısıyla ve mükafat bakımından daha büyüğüyle bulursunuz onu Allah katında ve yarlıganma dileyin Allah'tan ve şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahimdir.
ALİ BULAÇ
20. Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah Katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
SÜLEYMAN ATEŞ
20. Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını; Seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allah, sizin onu sayamayacağınızı (zamanı hesabedip gecenin belli sa'atlerinde kalkamayacağınızı) bildiği için sizi affetti. Artık (belli bir sa'at gözetmeden) Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun (ne miktar kolayınıza gelirse o kadar gece namazı kılın, kendinizi zorlamayın.) Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lutfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar bulunacağını bilmiştir. Onun için Kur'an'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için verdiğiniz hayırları, Allah katında verdiğinizden daha hayırlı ve mükafatça daha büyük bulacaksınız. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
GÜLTEKİN ONAN
20. Gerçekten rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Tanrı takdir eder. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kuran'dan kolay geleni okuyun. Tanrı sizden hastalar olduğunu, başkalarının Tanrı'nın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Tanrı yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kuran'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Tanrı'ya güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Tanrı katında bulursunuz. Tanrı'dan mağfiret dileyin. Şüphesiz Tanrı, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
SUAT YILDIRIM
20. Senin Rabbin, gecenin bazen üçte ikisine yakın bir kısmını, bazen yarısını, bazen üçte birini ibadetle geçirdiğini, senin yanında yer alan müminlerden bir cemaatin da böyle yaptığını elbette biliyor. Gece ve gündüzü yaratıp sürelerini belirleyen Allah'tır. O sizin bu gece ibadetini gözetemeyeceğinizi bildiği için, lütuf ve merhametiyle size yeniden bakıp muaf tuttu. Artık Kur’ân’dan kolayınıza gelen miktarı okuyun. Allah bilmektedir ki aranızda hastalananlar olacaktır. Kimileri Allah’ın lütfundan nasiplerini aramak için yol tepecek, dünyanın çeşitli yerlerinde dolaşacaklardır. Bazıları Allah yolunda muharebe için sefere çıkacaklardır. Haydi artık Kur’ân’dan, kolayınıza gelen miktarı okuyun. Namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin ve bir de Allah’a güzel ödünç takdim edin! Unutmayın ki kendi iyiliğiniz için âhirete hazırlık olarak her ne gönderirseniz mutlaka onu Allah’ın nezdinde bulursunuz. Hem daha üstün ve daha hayırlı, mükâfatı kat kat artmış olarak! Allah’tan af dileyin. Muhakkak ki Allah gafurdur, rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur). (2,245)