Se-Kaf-Lam     ث ق ل
Ağır gelmek

  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 28 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
1 kez   أَثْقَلَت
6 kez   ثَّقَلَان
4 kez   ثَقُلَتْ
5 kez   ثَقِيل
8 kez   مِثْقَال
1 kez   مُثْقَلَة
2 kez   مُّثْقَلُون
1 kez   ٱثَّاقَلْ
Kökten (أَثْقَلَت) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 7:189  أَثْقَلَتْ    eṧḳalet    yükü ağırlaşınca  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   

A’râf  Suresi 189. Ayet
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا ۖ فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلًا خَفِيفًا فَمَرَّتْ بِهِ ۖ فَلَمَّا أَثْقَلَتْ دَعَوَا اللَّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحًا لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ (189)

189. Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler.
Kökten (ثَّقَلَان) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 16:7  أَثْقَالَكُمْ    eṧḳālekum    ağırlıklarınızı  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   

Nahl  Suresi 7. Ayet
وَتَحْمِلُ أَثْقَالَكُمْ إِلَىٰ بَلَدٍ لَمْ تَكُونُوا بَالِغِيهِ إِلَّا بِشِقِّ الْأَنْفُسِ ۚ إِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ (7)

7. Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli, pek merhametlidir.
 29:13  أَثْقَالِهِمْ    eṧḳālihim    kendi yükleriyle  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   

Ankebût  Suresi 13. Ayet
وَلَيَحْمِلُنَّ أَثْقَالَهُمْ وَأَثْقَالًا مَعَ أَثْقَالِهِمْ ۖ وَلَيُسْأَلُنَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَمَّا كَانُوا يَفْتَرُونَ (13)

13. (Fakat gerçek şu ki) elbette kendi yüklerini (veballerini), kendi yükleriyle birlikte nice yükleri taşıyacaklar ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir.
 29:13  أَثْقَالَهُمْ    eṧḳālehum    kendi yüklerini  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   

Ankebût  Suresi 13. Ayet
وَلَيَحْمِلُنَّ أَثْقَالَهُمْ وَأَثْقَالًا مَعَ أَثْقَالِهِمْ ۖ وَلَيُسْأَلُنَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَمَّا كَانُوا يَفْتَرُونَ (13)

13. (Fakat gerçek şu ki) elbette kendi yüklerini (veballerini), kendi yükleriyle birlikte nice yükleri taşıyacaklar ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir.
 29:13  وَأَثْقَالًا    ve eṧḳālen    ve başka yükleri  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ankebût  Suresi 13. Ayet
وَلَيَحْمِلُنَّ أَثْقَالَهُمْ وَأَثْقَالًا مَعَ أَثْقَالِهِمْ ۖ وَلَيُسْأَلُنَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَمَّا كَانُوا يَفْتَرُونَ (13)

13. (Fakat gerçek şu ki) elbette kendi yüklerini (veballerini), kendi yükleriyle birlikte nice yükleri taşıyacaklar ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir.
 55:31  الثَّقَلَانِ    ṧ-ṧeḳalāni    iki yük sahibi insan ve cin  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, İkil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Rahmân  Suresi 31. Ayet
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ الثَّقَلَانِ (31)

31. Ey insan ve cin! Sizin de hesabınızı ele alacağız.
 99:2  أَثْقَالَهَا    eṧḳālehā    ağırlıklarını  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Zilzâl  Suresi 2. Ayet
وَأَخْرَجَتِ الْأَرْضُ أَثْقَالَهَا (2)

2. Toprak ağırlıklarını dışarı çıkardığı,
Kökten (ثَقُلَتْ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 7:8  ثَقُلَتْ    ṧeḳulet    ağır gelirse  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 8. Ayet
وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ ۚ فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (8)

8. O gün tartı haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
 7:187  ثَقُلَتْ    ṧeḳulet    O ağır gelmiştir  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 187. Ayet
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا ۖ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي ۖ لَا يُجَلِّيهَا لِوَقْتِهَا إِلَّا هُوَ ۚ ثَقُلَتْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ لَا تَأْتِيكُمْ إِلَّا بَغْتَةً ۗ يَسْأَلُونَكَ كَأَنَّكَ حَفِيٌّ عَنْهَا ۖ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ اللَّهِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ (187)

187. Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah'ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler.
 23:102  ثَقُلَتْ    ṧeḳulet    ağır gelirse  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Mü’minûn  Suresi 102. Ayet
فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (102)

102. Artık kimlerin (sevap) tartılan ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.
 101:6  ثَقُلَتْ    ṧeḳulet    ağır gelirse  
Fiil   İf’al Kalıbı   3. şahıs, Dişil, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kâri’a  Suresi 6. Ayet
فَأَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ (6)

6. O gün kimin tartılan ameli ağır gelirse.
Kökten (ثَقِيل) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 7:57  ثِقَالًا    ṧiḳālen    ağır ağır  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 57. Ayet
وَهُوَ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا أَقَلَّتْ سَحَابًا ثِقَالًا سُقْنَاهُ لِبَلَدٍ مَيِّتٍ فَأَنْزَلْنَا بِهِ الْمَاءَ فَأَخْرَجْنَا بِهِ مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ ۚ كَذَٰلِكَ نُخْرِجُ الْمَوْتَىٰ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ (57)

57. Rüzgarları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgarlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız.
 9:41  وَثِقَالًا    veṧiḳālen    gerek ağır olarak  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 41. Ayet
انْفِرُوا خِفَافًا وَثِقَالًا وَجَاهِدُوا بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ۚ ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ (41)

41. (Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
 13:12  الثِّقَالَ    ṧ-ṧiḳāle    ağır yüklü  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 12. Ayet
هُوَ الَّذِي يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنْشِئُ السَّحَابَ الثِّقَالَ (12)

12. O, size korku ve ümit içinde şimşeği gösteren ve (yağmur dolu) ağır bulutları meydana getirendir.
 73:5  ثَقِيلًا    ṧeḳīlen    ağır  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Müzzemmil  Suresi 5. Ayet
إِنَّا سَنُلْقِي عَلَيْكَ قَوْلًا ثَقِيلًا (5)

5. Doğrusu biz sana (taşıması) ağır bir söz vahyedeceğiz.
 76:27  ثَقِيلًا    ṧeḳīlen    ağır  
Sıfat   İf’al Kalıbı   Eril, Tekil   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

İnsan  Suresi 27. Ayet
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا (27)

27. Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
Kökten (مِثْقَال) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 4:40  مِثْقَالَ    miṧḳāle    kadar  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nisâ  Suresi 40. Ayet
إِنَّ اللَّهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ ۖ وَإِنْ تَكُ حَسَنَةً يُضَاعِفْهَا وَيُؤْتِ مِنْ لَدُنْهُ أَجْرًا عَظِيمًا (40)

40. Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir.) İyilik olursa onu katlar (kat kat arttırır), kendinden de büyük mükafat verir.
 10:61  مِثْقَالِ    miṧḳāli    ağırlığınca  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Yûnus  Suresi 61. Ayet
وَمَا تَكُونُ فِي شَأْنٍ وَمَا تَتْلُو مِنْهُ مِنْ قُرْآنٍ وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ إِلَّا كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا إِذْ تُفِيضُونَ فِيهِ ۚ وَمَا يَعْزُبُ عَنْ رَبِّكَ مِنْ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ وَلَا أَصْغَرَ مِنْ ذَٰلِكَ وَلَا أَكْبَرَ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُبِينٍ (61)

61. Ne zaman sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur'an'dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın.
 21:47  مِثْقَالَ    miṧḳāle    ağırlığınca  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Enbiyâ  Suresi 47. Ayet
وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا ۖ وَإِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا ۗ وَكَفَىٰ بِنَا حَاسِبِينَ (47)

47. Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.
 31:16  مِثْقَالَ    miṧḳāle    ağırlığınca  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Lokman  Suresi 16. Ayet
يَا بُنَيَّ إِنَّهَا إِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَاوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ (16)

16. (Lokman, öğütlerine devamla şöyle demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
 34:3  مِثْقَالُ    miṧḳālu    ağırlığınca  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Sebe’  Suresi 3. Ayet
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَا تَأْتِينَا السَّاعَةُ ۖ قُلْ بَلَىٰ وَرَبِّي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِ ۖ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ وَلَا أَصْغَرُ مِنْ ذَٰلِكَ وَلَا أَكْبَرُ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُبِينٍ (3)

3. İnkarcılar: Kıyamet bize gelmeyecek, dediler. De ki: Hayır! Gaybı bilen Rabbim hakkı için o, mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile O'ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de şüphesiz, apaçık kitaptadır (yazılıdır).
 34:22  مِثْقَالَ    miṧḳāle    ağırlığınca  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sebe’  Suresi 22. Ayet
قُلِ ادْعُوا الَّذِينَ زَعَمْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ وَمَا لَهُمْ فِيهِمَا مِنْ شِرْكٍ وَمَا لَهُ مِنْهُمْ مِنْ ظَهِيرٍ (22)

22. (Müşriklere) de ki: Allah'tan başka tanrı saydığınız şeyleri çağırın! Onlar ne göklerde ne de yerde zerre ağırlığınca bir şeye sahiptirler. Onların buralarda hiçbir ortaklığı yoktur, Allah'ın onlardan bir yardımcısı da yoktu.
 99:7  مِثْقَالَ    miṧḳāle    ağırlığınca  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Zilzâl  Suresi 7. Ayet
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ (7)

7. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
 99:8  مِثْقَالَ    miṧḳāle    ağırlığınca  
İsim   İf’al Kalıbı   Eril   Geçmiş Zaman   Mansûb İsim   Belirsiz   

Zilzâl  Suresi 8. Ayet
وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ (8)

8. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.
Kökten (مُثْقَلَة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 35:18  مُثْقَلَةٌ    muṧḳaletun    yükü ağır gelen kimse  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Dişil   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Fâtır  Suresi 18. Ayet
وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ ۚ وَإِنْ تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَىٰ حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ ۗ إِنَّمَا تُنْذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ ۚ وَمَنْ تَزَكَّىٰ فَإِنَّمَا يَتَزَكَّىٰ لِنَفْسِهِ ۚ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ (18)

18. Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez. Yükü (günahı) ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden bir şey yüklenmez. Sen ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı kılanları uyarabilirsin. Kim temizlenirse o, kendi menfaatine temizlenmiş olur. Dönüş Allah'adır.
Kökten (مُّثْقَلُون) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 52:40  مُثْقَلُونَ    muṧḳalūne    yükü altında mıdır?  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tûr  Suresi 40. Ayet
أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَ (40)

40. Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında eziliyorlar mı?
 68:46  مُثْقَلُونَ    muṧḳalūne    ağır bir yük altındadırlar  
İsim   İf’al Kalıbı   Edilgen   Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kalem  Suresi 46. Ayet
أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَ (46)

46. Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
Kökten (ٱثَّاقَلْ) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 9:38  اثَّاقَلْتُمْ    ṧṧāḳaltum    çakılıp kaldınız  
Fiil   Tefâ’ul Kalıbı   Edilgen   2. şahıs, Eril, Çoğul   Geçmiş Zaman   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tevbe  Suresi 38. Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ ۚ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ ۚ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ (38)

38. Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.