Cim-Be-Lam     ج ب ل
He God created him with an adaptation/disposition by nature. He compelled him against his will. He or they came/went/betook himself to the mountain. He a digger reached a hard place or stone in his digging. Big/thick/coarse/rough human or a thing. Much/numerous. The lord/chief of a company of men. Any of the mountains of the earth that is big and long also applied to a rocky tract. Any rocky evelation however little A man who doesnt remove from his place/niggard. The serpent. The echo. A vice/fault/defect/blemish. Hardness of the earth/ground. A camels hump. The origin of any created thing. A garment/piece of cloth good in respect of the thread and the weaving. Company of men/nation. Nature/natural/native/innate/original. Relating to mountain/mountains. Having a bad/ugly face. Applied to a man: Great/large/big in make like a mountain.
  Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 41 kez geçiyor.

GÖVDE(LER)
39 kez   جَبَل
2 kez   جِبِلَّة
Kökten (جَبَل) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 2:260  جَبَلٍ    cebelin    dağın  
İsim   Eril   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Bakara  Suresi 260. Ayet
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَىٰ ۖ قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِنْ ۖ قَالَ بَلَىٰ وَلَٰكِنْ لِيَطْمَئِنَّ قَلْبِي ۖ قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَىٰ كُلِّ جَبَلٍ مِنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا ۚ وَاعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ (260)

260. İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azizdir, hakimdir, buyurdu.
 7:74  الْجِبَالَ    l-cibāle    dağlarını  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 74. Ayet
وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الْأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا ۖ فَاذْكُرُوا آلَاءَ اللَّهِ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ (74)

74. Düşünün ki, (Allah) Âd kavminden sonra yerlerine sizi getirdi. Ve yeryüzünde sizi yerleştirdi: Onun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın.
 7:143  لِلْجَبَلِ    lilcebeli    dağa  
İsim   Eril   Mecrûr İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 143. Ayet
وَلَمَّا جَاءَ مُوسَىٰ لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنْظُرْ إِلَيْكَ ۚ قَالَ لَنْ تَرَانِي وَلَٰكِنِ انْظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي ۚ فَلَمَّا تَجَلَّىٰ رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ مُوسَىٰ صَعِقًا ۚ فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَا أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ (143)

143. Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.
 7:143  الْجَبَلِ    l-cebeli    dağa  
İsim   Eril   Mecrûr İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 143. Ayet
وَلَمَّا جَاءَ مُوسَىٰ لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنْظُرْ إِلَيْكَ ۚ قَالَ لَنْ تَرَانِي وَلَٰكِنِ انْظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي ۚ فَلَمَّا تَجَلَّىٰ رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ مُوسَىٰ صَعِقًا ۚ فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَا أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ (143)

143. Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.
 7:171  الْجَبَلَ    l-cebele    dağı  
İsim   Eril   Mansûb İsim   Belirsiz   

A’râf  Suresi 171. Ayet
وَإِذْ نَتَقْنَا الْجَبَلَ فَوْقَهُمْ كَأَنَّهُ ظُلَّةٌ وَظَنُّوا أَنَّهُ وَاقِعٌ بِهِمْ خُذُوا مَا آتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ (171)

171. Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar. "Size verdiğimi (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız" dedik.
 11:42  كَالْجِبَالِ    kālcibāli    dağlar gibi  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 42. Ayet
وَهِيَ تَجْرِي بِهِمْ فِي مَوْجٍ كَالْجِبَالِ وَنَادَىٰ نُوحٌ ابْنَهُ وَكَانَ فِي مَعْزِلٍ يَا بُنَيَّ ارْكَبْ مَعَنَا وَلَا تَكُنْ مَعَ الْكَافِرِينَ (42)

42. Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kafirlerle beraber olma! diye seslendi.
 11:43  جَبَلٍ    cebelin    bir dağa  
İsim   Eril   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hûd  Suresi 43. Ayet
قَالَ سَآوِي إِلَىٰ جَبَلٍ يَعْصِمُنِي مِنَ الْمَاءِ ۚ قَالَ لَا عَاصِمَ الْيَوْمَ مِنْ أَمْرِ اللَّهِ إِلَّا مَنْ رَحِمَ ۚ وَحَالَ بَيْنَهُمَا الْمَوْجُ فَكَانَ مِنَ الْمُغْرَقِينَ (43)

43. Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Nuh): "Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur" dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.
 13:31  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağların  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Ra’d  Suresi 31. Ayet
وَلَوْ أَنَّ قُرْآنًا سُيِّرَتْ بِهِ الْجِبَالُ أَوْ قُطِّعَتْ بِهِ الْأَرْضُ أَوْ كُلِّمَ بِهِ الْمَوْتَىٰ ۗ بَلْ لِلَّهِ الْأَمْرُ جَمِيعًا ۗ أَفَلَمْ يَيْأَسِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنْ لَوْ يَشَاءُ اللَّهُ لَهَدَى النَّاسَ جَمِيعًا ۗ وَلَا يَزَالُ الَّذِينَ كَفَرُوا تُصِيبُهُمْ بِمَا صَنَعُوا قَارِعَةٌ أَوْ تَحُلُّ قَرِيبًا مِنْ دَارِهِمْ حَتَّىٰ يَأْتِيَ وَعْدُ اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُخْلِفُ الْمِيعَادَ (31)

31. Eğer okunan bir Kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı (o Kitap yine bu Kur'an olacaktı). Fakat bütün işler Allah'a aittir. İman edenler hala bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi? Allah'ın vadi gelinceye kadar inkar edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir bela gelmeye devam edecek veya o bela evlerinin yakınına inecek. Allah, vadinden asla dönmez.
 14:46  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağları  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

İbrahim  Suresi 46. Ayet
وَقَدْ مَكَرُوا مَكْرَهُمْ وَعِنْدَ اللَّهِ مَكْرُهُمْ وَإِنْ كَانَ مَكْرُهُمْ لِتَزُولَ مِنْهُ الْجِبَالُ (46)

46. Hilelerinin cezası Allah katında (malum) iken, onlar, tuzaklarını kurmuşlardı. Halbuki onların hileleriyle dağlar yerinden gidecek değildi!
 15:82  الْجِبَالِ    l-cibāli    dağlardan  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Hicr  Suresi 82. Ayet
وَكَانُوا يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ (82)

82. Onlar, dağlardan emniyet içinde kalacakları evler oyarlardı
 16:68  الْجِبَالِ    l-cibāli    dağlardan  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 68. Ayet
وَأَوْحَىٰ رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَ (68)

68. Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin.
 16:81  الْجِبَالِ    l-cibāli    dağlarda  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nahl  Suresi 81. Ayet
وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُمْ مِمَّا خَلَقَ ظِلَالًا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْجِبَالِ أَكْنَانًا وَجَعَلَ لَكُمْ سَرَابِيلَ تَقِيكُمُ الْحَرَّ وَسَرَابِيلَ تَقِيكُمْ بَأْسَكُمْ ۚ كَذَٰلِكَ يُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْلِمُونَ (81)

81. Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı. Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı. İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor.
 17:37  الْجِبَالَ    l-cibāle    dağlara  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

İsrâ  Suresi 37. Ayet
وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا ۖ إِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ الْأَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولًا (37)

37. Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.
 18:47  الْجِبَالَ    l-cibāle    dağları  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

Kehf  Suresi 47. Ayet
وَيَوْمَ نُسَيِّرُ الْجِبَالَ وَتَرَى الْأَرْضَ بَارِزَةً وَحَشَرْنَاهُمْ فَلَمْ نُغَادِرْ مِنْهُمْ أَحَدًا (47)

47. (Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız.
 19:90  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Meryem  Suresi 90. Ayet
تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنْشَقُّ الْأَرْضُ وَتَخِرُّ الْجِبَالُ هَدًّا (90)

90. Bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp düşecektir!
 20:105  الْجِبَالِ    l-cibāli    dağlar-  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Tâ-Hâ  Suresi 105. Ayet
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْجِبَالِ فَقُلْ يَنْسِفُهَا رَبِّي نَسْفًا (105)

105. (Resulüm!) Sana dağlar hakkında sorarlar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak.
 21:79  الْجِبَالَ    l-cibāle    dağları  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

Enbiyâ  Suresi 79. Ayet
فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمَانَ ۚ وَكُلًّا آتَيْنَا حُكْمًا وَعِلْمًا ۚ وَسَخَّرْنَا مَعَ دَاوُودَ الْجِبَالَ يُسَبِّحْنَ وَالطَّيْرَ ۚ وَكُنَّا فَاعِلِينَ (79)

79. Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman'a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud'a boyun eğdirdik. (Bunları) biz yapmaktayız.
 22:18  وَالْجِبَالُ    velcibālu    ve dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hac  Suresi 18. Ayet
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ۖ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ ۗ وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ ۩ (18)

18. Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah'a secde ediyor; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık onu değerli kılacak bir kimse yoktur. Şüphesiz Allah dilediğini yapar.
 24:43  جِبَالٍ    cibālin    dağlar-  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Nûr  Suresi 43. Ayet
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُزْجِي سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ جِبَالٍ فِيهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُصِيبُ بِهِ مَنْ يَشَاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَاءُ ۖ يَكَادُ سَنَا بَرْقِهِ يَذْهَبُ بِالْأَبْصَارِ (43)

43. Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üstüste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!
 26:149  الْجِبَالِ    l-cibāli    dağlar-  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 149. Ayet
وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ (149)

149. (Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz).
 27:88  الْجِبَالَ    l-cibāle    dağları  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

Neml  Suresi 88. Ayet
وَتَرَى الْجِبَالَ تَحْسَبُهَا جَامِدَةً وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ السَّحَابِ ۚ صُنْعَ اللَّهِ الَّذِي أَتْقَنَ كُلَّ شَيْءٍ ۚ إِنَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَفْعَلُونَ (88)

88. Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.
 33:72  وَالْجِبَالِ    velcibāli    ve dağlara  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Ahzâb  Suresi 72. Ayet
إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَنْ يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنْسَانُ ۖ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا (72)

72. Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.
 34:10  يَا جِبَالُ    yā cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sebe’  Suresi 10. Ayet
وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ مِنَّا فَضْلًا ۖ يَا جِبَالُ أَوِّبِي مَعَهُ وَالطَّيْرَ ۖ وَأَلَنَّا لَهُ الْحَدِيدَ (10)

10. Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin" dedik. Ona demiri yumuşattık.
 35:27  الْجِبَالِ    l-cibāli    dağlardan  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Fâtır  Suresi 27. Ayet
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ ثَمَرَاتٍ مُخْتَلِفًا أَلْوَانُهَا ۚ وَمِنَ الْجِبَالِ جُدَدٌ بِيضٌ وَحُمْرٌ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهَا وَغَرَابِيبُ سُودٌ (27)

27. Görmedin mi Allah gökten su indirdi. Onunla renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan (geçen) beyaz, kırmızı, degişik renklerde ve simsiyah yollar (yaptık).
 38:18  الْجِبَالَ    l-cibāle    dağları  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

Sâd  Suresi 18. Ayet
إِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِشْرَاقِ (18)

18. Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi.
 52:10  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tûr  Suresi 10. Ayet
وَتَسِيرُ الْجِبَالُ سَيْرًا (10)

10. Dağlar yürüdükçe yürür.
 56:5  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Vâkı’a  Suresi 5. Ayet
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا (5)

5. Dağlar parçalandığı,
 59:21  جَبَلٍ    cebelin    bir dağa  
İsim   Eril   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Haşr  Suresi 21. Ayet
لَوْ أَنْزَلْنَا هَٰذَا الْقُرْآنَ عَلَىٰ جَبَلٍ لَرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُتَصَدِّعًا مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ ۚ وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ (21)

21. Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
 69:14  وَالْجِبَالُ    velcibālu    ve dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Hâkka  Suresi 14. Ayet
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً (14)

14. Yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine tek çarpışla çarpılıp darmadağın edildiği zaman,
 70:9  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Me’âric  Suresi 9. Ayet
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ (9)

9. Dağlar da atılmış yüne döner.
 73:14  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Müzzemmil  Suresi 14. Ayet
يَوْمَ تَرْجُفُ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ وَكَانَتِ الْجِبَالُ كَثِيبًا مَهِيلًا (14)

14. O gün (kıyamet günü) yeryüzü ve dağlar sarsılır; dağlar çöküntü ile akıp giden kum yığınına döner.
 73:14  وَالْجِبَالُ    velcibālu    ve dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Müzzemmil  Suresi 14. Ayet
يَوْمَ تَرْجُفُ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ وَكَانَتِ الْجِبَالُ كَثِيبًا مَهِيلًا (14)

14. O gün (kıyamet günü) yeryüzü ve dağlar sarsılır; dağlar çöküntü ile akıp giden kum yığınına döner.
 77:10  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Mürselât  Suresi 10. Ayet
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ (10)

10. Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,
 78:7  وَالْجِبَالَ    velcibāle    ve dağları  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nebe’  Suresi 7. Ayet
وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا (7)

7. Dağları da birer kazık.
 78:20  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Nebe’  Suresi 20. Ayet
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا (20)

20. Dağlar yürütülür, serap haline gelir.
 79:32  وَالْجِبَالَ    velcibāle    ve dağları  
İsim   Eril, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

Nâzi’ât  Suresi 32. Ayet
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا (32)

32. Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
 81:3  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Tekvîr  Suresi 3. Ayet
وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ (3)

3. Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,
 88:19  الْجِبَالِ    l-cibāli    dağlara  
İsim   Eril, Çoğul   Mecrûr İsim   Belirsiz   

Gâşiye  Suresi 19. Ayet
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ (19)

19. Dağların nasıl dikildiğine, bakmazlar mı?
 101:5  الْجِبَالُ    l-cibālu    dağlar  
İsim   Eril, Çoğul   Merfû` İsim   Belirsiz   

Kâri’a  Suresi 5. Ayet
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ الْمَنْفُوشِ (5)

5. Dağların da atılmış renkli yüne dönüştüğü gündür (o Karia!)
Kökten (جِبِلَّة) türemiş Kelimeler ve Kur'anda geçtiği ayetler

 26:184  وَالْجِبِلَّةَ    velcibillete    ve nesilleri  
İsim   Dişil   Mansûb İsim   Belirsiz   

Şu’arâ  Suresi 184. Ayet
وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ (184)

184. Sizi ve önceki nesilleri yaratan (Allah) dan korkun.
 36:62  جِبِلًّا    cibillen    kuşağı  
İsim   Dişil, Çoğul   Mansûb İsim   Belirsiz   

Yâsîn  Suresi 62. Ayet
وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا ۖ أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ (62)

62. Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hala akıl erdiremiyor musunuz?